Afreeizm sizi özgürleştirebilir mi?

Suçluluk duymadan yaşanabilir…

Hüseyin GÜZEL
Yazı Rehberi

--

How to Live Without Guilt” by Stephen Marks

Çatışmadan hayatta kalmak çoğu zaman önemli ölçüde zordur, ki insan ne kadar çok yaşarsa, hata yapma olasılığı da o kadar yüksektir. Bu eylemlerden veya eylemsizliklerden kaynaklı olarak genellikle; suçluluk, pişmanlık ve vicdani duygularımız depreşir. Bu suçluluk duygusu toplumun genelini sarar. 2017’de Guardian’da yayınlanan, “Neden Her Zaman Bu Kadar Suçluluk Hissediyoruz?” başlıklı bir makalenin yazarı şöyle yakınıyor:

“Evlatlık suçu, kardeşlik suçluluğu, eş suçu, anne suçu, akran suçu, iş suçu, orta sınıf suçluluğu, beyaz suçluluk, liberal suçluluk, tarihsel suçluluk, Yahudi suçu: Hepsinden suçluyum.”

Suçluluk, en azından konu hakkında söyleyecek çok şeyi olan Freud’un zamanından beri psikolojik çalışmaların ve teorileştirmelerin ana odak noktası olmuştur. “Suçluluk üzerine yayınlanan bilimsel makaleler” için yapılan bir Google araması 2,5 milyondan fazla sonuç ortaya çıkarıyor. Ayrıca terapistler de, uygulamalarında rutin olarak suçluluk duygularıyla ilgilenir.

Afreeizm Felsefesi Nedir?

Afreeizm Felsefesi

Afreeizm felsefesi, hiç bir özgür iradeye sahip olmadığımız ve evrenin tamamen nedensel olduğu fikrine dayanmaktadır. Sonuç olarak, her olay, herhangi birimiz daha dünyaya gelmeden çok daha önce ortaya çıkan uzun bir nedensellik zinciri tarafından belirlenir. İnsanlar fizik ve kimya yasalarından muaf olamaz öyle değil mi? Bir nöronun her aktivasyonu, yaptığımız her eylem, sahip olduğumuz her düşünce, çağlar öncesinde başlayan bir nedensellik zincirinin sonucudur. Genellikle istediğimiz şekilde hareket ediyoruz, sanki özgür irademiz ile, ama aslında her hareketimiz de nedensellik zincirinin birer halkası sonuçta.

Afreeizm dogmaya veya inanca değil, daha çok evrenin nasıl işlediğine dair bilimsel gözlemlere dayanır. Fizik, kimya, biyoloji ve son zamanlarda nörobiyolojiye dayanan bir fikirdir bu. Bu yeni bir fikir de değildir aslında. İki bin yıldan daha uzun bir süre önce, bir dizi filozof ve bilim adamı, evrenin tamamen deterministik olduğu sonucuna vardı. Bunların en önemlileri Leucippus, Democritus (atomik madde teorisinin savunucuları) ve Stoacılar idi. Son zamanlarda Baruch Spinoza, Schopenhauer ve Nietzsche de özgür iradeyi reddetti. Modern zamanlarda, özgür irade konusunda şüpheleri olanlar arasında merhum fizikçi Stephen Hawking, evrimsel biyolog Jerry Coyne, sinirbilimci Robert Sapolsky, biyolog Owen Jones ve bilişsel bilim adamları Wolf Singer ve Paul Bloom sayılabilir.

Suçluluktan Çıkış

Suçluluk

Özgürlüğü anlamak kolay değildir; zira çoğumuz için mantıksızdır da bu. Ve yapılan çıkarımlar da çok şaşırtıcıdır. İleriye baktığımızda, evrenin nedensel doğası, gerçekleştirdiğimiz tüm eylemlerin önemli olduğunu ve geriye dönüp baktığımızda da, yaptığımız her şeyin biz doğmadan önce başlayan bir nedensellik ağından kaynaklandığını gösteriyor. Sonuçta yaptığımız her şeyi yapmak zorundayız.

Bu göz önüne alındığında, eylemlerimiz hususunda neden kendimizi suçlu hissedelim ki? Neden pişmanlık duyalım ki? Eylemlerimizin gerçekleşmesi gerekiyordu günün sonunda doğal olarak.

Hayatta acı duymak kaçınılmazdır. Bazen inciniriz ve bazen de biz başkalarını incitiriz. Hem sevdiğimiz hem de yabancı birilerini acı içinde gördüğümüzde acı ve üzüntü duymamız gayet doğaldır. Ancak bu, duyduğumuz acı ve üzüntüye; pişmanlık, utanç veya suçluluk hislerini eklememize yardımcı olmaz.

Bir Egzersiz

Egzersiz

İnsanlar suçluluk ve vicdan azabıyla dolu olabilir. Yanlış kariyer seçimi yapmış olabilir. Yanlış kişiyle evlenmişler ve çok uzun yıllar mutsuz süren evlilikler yapmış olabilir. Bir gayrı meşru ilişkileri de olabilir. Paralarını aptalca yatırımlara yatırmış ya da kumarda kaybetmiş de olabilir. Doktora çok uzun süre gitmekten kaçınarak kanserin ilerlemesine göz yummuş da olabilir. Çocuklarını yanlış okullara göndermiş de olabilir. Ebeveyn olarak sorumluluklarını yerine gereğince getirmemiş olabilir. Yanlış insanlara da güvenmiş olabilir.

Afreeizm felsefesi bu eylemler için suçluluk hissetmenin bir anlam ifade etmediğini öğretir bize. Ancak suçluluk güçlü bir duygudur ve sosyal olarak bunu hissetmeye programlandırılmışız açıkçası. Peki nasıl üstesinden gelebiliriz bunun?

Bunun bir yolu görselleştirmedir. Serbestçe gezebilen, bedensiz bir ruh gibi olduğunuzu hayal edin. (Bu sadece bir egzersizdir. Ruhların varlığına inanmak zorunda da değilsiniz tabi) Tanımadığınız birinin bedenine rastgele yerleştirilseydiniz ne olurdu sizce? (Önceki ruhun bilinmeyen nedenlerle bedenini terk etmesi gerektiğini ve onun yerini aldığınızı varsayalım.) Yerleşmeye geldiğiniz bedenin bir geçmişi vardır, ve bu artık size aittir ve şu anda sizin koşullarınız ise mevcut koşullardır. Ne yaparsınız?

Hangi bedene yerleştirilmiş olursanız olun, miras aldığınız yeni yaşamla nasıl ilerleyeceğinize karar vermelisiniz. Başlangıç olarak, mevcut durumunuzu değerlendirmelisiniz. Evli misiniz yoksa bekar mısınız, mali durumunuz nedir, çocuğunuz var mı, çocuklarınızın durumları nelerdir vb… Açıkçası, zorluklarla karşılaşacaksınız, bunu bilin bir kere. Kalıtsal geçmişinizden gelen ve mücadele etmeniz gereken şeyler olacak. Belki de içinde bulunduğunuz ceset bir suç işlemiş veya birine hakaret etmiş veya bir aile üyesiyle kötü bir ilişkiye sahip olabilir. Bu bedensel geçmişten kaynaklı yüzünü güldürücek ve sizi iyi hissettirecek bazı hikayeler de çıkabilir. Bazıları da sizi utandırabilir. Başkaları size bir şeyler öğretecek. Bedenin asli sahibinin yaptığı şeylerin bazılarını yapmamış olmasını tercih edebilirsiniz, ancak onlar için herhangi bir kişisel sorumluluk veya bunları yaptığınıza dair herhangi bir kişisel pişmanlık duyamazsınız, çünkü orada bile değildiniz değil mi?

Bir anlamda, hepimizin içinde bulunduğu durum budur. Elbette, yapmamızı istediğimiz bazı şeyler yaptık, ama onlar için suçlu hissetmemeliyiz çünkü bunlar açıkçası gerçekleşmeliydi zaten, zira iradesel olarak özgür değiliz, her şey çok daha önce nedensellik zinciri ile başladı ve devam ediyor… Şuan ileriye dönük ne olacaksa olsun, mevcut durumumuzu değerlendirmek zorundayız.

Bu, bizi bir sonraki sabah gerçekleştireceğimiz egzersizine götürcek: Kalkın, bir fincan kahve veya çay alın ve sonra bir an sessizce oturun ve bu sabah bu bedene ve bu hayata basitçe sokulduğunuzu hayal edin. Pişmanlık yok, suçluluk yok. Şimdiye kadar olanlardan siz sorumlu değilsiniz. Şimdi nerede olduğunuzu değerlendirin ve ilerleyin.

Bu basit egzersiz, mutluluğa engel olan suçluluk, pişmanlık ve kendinizi suçlamaya yönelik duygularınızı tamamiyle ortadan kaldırmanıza yardımcı olacaktır.

Afreeizmin, bu kısa makalede açıklananlardan çok daha fazlasıdır. Ahlaki yükümlülük, ahlaki sorumluluk, sosyal sorumluluk, tevazu, hoşgörü, amaç ve hatta sosyal politika gibi konular ekseninde söylenecek çok şey var. İlgilenenler için Afreeist Society ve web sitesi iyi bir başlangıç olabilir…

Stephen Marks

Editor | Website | Medium | Linkedin | Facebook | Twitter | Instagram | Deepbloo | Flipboard | Threads

Yazı Rehberi

9 stories
Destek olmak için bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz :) ve E-Posta Bültenimize de üye olabilirsiniz…

--

--

Hüseyin GÜZEL
Yazı Rehberi

EEE | PSM | Technical Editor & Writer | Siemens Mobility | Technical Library | Mentor of Sabancı Vakfı | huseyinguzel.net