Acı Çekmenin Amacı ve Gerçekliğin Doğası Üzerine

Bu hayatta pek çok şey bir illüzyondur…

Hüseyin GÜZEL
Türkçe Yayın

--

“A Reflection On The Purpose Of Suffering and The Nature Of Reality” by Dan Pedersen

Acının varlığı, bazı insanları ateist olmaya iten bir şeydir. Tanrı’nın acının var olmasına nasıl izin verebildiğini kabul edemezler. Acının anlamını daha derinlemesine düşünmemiz gerektiğini söylemekten başka, bu kesin bir cevabı olmayan gerçek ve büyük bir ikilemdir.

Acı çekmenin bir mesajı ve amacı olduğunu düşünüyorum. Acı çekmek ne kadar gerçek görünse de aslında bir illüzyondur. Ya da daha iyi bir amaç için geçici bir araç. Başka bir deyişle, acı hala devam ediyor; acıyı deneyimliyoruz, ancak bu nihai gerçeklik değil. Nihai gerçekliğe kıyasla daha bulanık.

Bu, Tanrı’nın acılarımızdan zevk aldığı veya Tanrı’nın kayıtsız olduğu anlamına asla gelmez. Tanrı aslında acıyı bizimle daha büyük bir amaç için deneyimliyor olabilir.

Fiziksel acının bir illüzyon olduğunu zaten biliyoruz. Sinir sistemimiz, acı hissini yaşamamıza neden olan şeydir. Ağrı reseptörlerinin olmadığı yerde ağrı olmaz. Örneğin beyinde ağrı reseptörü yoktur. Bir beyin cerrahı beyninizi dürtebilir ve kesebilir ama siz hiçbir şey hissetmezsiniz.

Ve aynı zamanda beyin, ağrı reseptörlerinin bulunduğu vücudun diğer bölümlerinden gelen sinyaller yoluyla ağrıyı yorumlayan şeydir.

bekindbehappy.net

Bu hayatta pek çok şey bir illüzyondur. Örneğin ses. Gerçekte mevcut değildir. Ses bir yorumdur. Aslında bir titreşimdir. Bu titreşim kulak zarımız ve beynimiz tarafından ses olarak yorumlanır. Ormanda bir ağaç devrilirse ve onu duyacak kimse yoksa, ses çıkarır mı? Hayır.

Maddenin oluşumunu açıklayan moleküller bile daha derin bir gerçekliğin yorumudur. Bu moleküller atomlardan oluşur ve bu atomlar daha da küçük parçacıklardan oluşur. Ve bu atom altı parçacıklar, yalnızca onları sinir sistemimiz aracılığıyla deneyimlediğimizde parçacıklar gibi davranırlar.

Kuantum Teorisi bize onların gerçek doğasının aslında bir “dalga fonksiyonu” olduğunu söyler. Gerçek doğaları “maddi” değildir. Biz sadece bu şekilde deneyimliyoruz (Biyomerkezcilik, bu konuda daha fazla okumak istiyorsanız iyi bir kaynaktır).

Bu “dalga fonksiyonunun” gerçekte ne olduğu hakkında hiçbir fikrimiz yok açıkçası. Tek bildiğimiz, gerçekliğin gerçek doğasının doğal duyularımız aracılığıyla deneyimlediğimiz şey olmadığıdır.

Sinir sistemimiz, gerçekliği bize anlamlı gelen ve bizim için yararlı olan belirli bir şekilde yorumlar. Fakat bu durum, sezgilerimizi veya gerçekliğin mistik / ruhsal yorumlarını hesaba katmaz. Bazı “ruhsal” deneyimler hezeyanlardır, ancak doğal dünya deneyimimizin kendisi bile bir tür yanılsamadır.

Rüyalar da bir tür yanılsamadır. Ama yine de doğru olabilirler. Spiritüel iç görü olarak deneyimlediğimiz şeyin her zaman yanıltıcı olduğunu ve bazen sadece gerçekliği yorumlamanın, farklı bir yolunun daha olmadığını kim söyleyebilir?

Dan Pedersen

Teknik ve Teknolojik Paylaşımlar ve Hayata Dair Her Şey…
Editor | Website | Medium | Linkedin | Facebook | Twitter | Instagram | Deepbloo | Flipboard | Threads

Dan Pedersen

2 stories
Destek olmak için bana bir kahve ısmarlayabilirsiniz :) ve E-Posta Bültenimize de üye olabilirsiniz…

--

--

Hüseyin GÜZEL
Türkçe Yayın

EEE | PSM | Technical Editor & Writer | Siemens Mobility | Technical Library | Mentor of Sabancı Vakfı | huseyinguzel.net