İşte olmaması gereken radikal bir fikir:
Direk kendimizde bir sorun olduğu için değil; aslında nasıl çalıştıklarını anlayamadığımız için duygularımızla mücadele ediyoruz.
Şunu düşünün:
Sayıların nasıl işlediği size hiç öğretilmediyse, matematikle cebelleşiyor olmanıza şaşırmak mümkün mü?
Tabii ki de değil!
Kişisel hijyen uygulamalarının en iyi nedeni, temiz bir vücudun saf bir ruha yol açmasıdır.
Diş hekimimin bana geçen gün söylediği şey bu değildi, fakat ne olursa olsun, neredeyse 30 yaşımın sonuna geldiğim bir evrede diş ipini kullanmamı sağladı. Diş etleriniz risk altında, dedi. O zamandan beri her gün diş ipi kullanıyorum. Birincisi, ölene kadar dişlerimi korumak istediğim için, ve ikincisi, eğer ağzım temiz değilse, onu açtığımda iyi şeylerin ortaya çıkmasını nasıl bekleyebilirim?
“Yürümek değil, birdenbire başını döndürüp dünyevi bir kafa karışıklığının ortasında serselemişcesine: ‘Bu noktaya nasıl geldim?’ demektir asıl utanç verici olan.” Stoacı filozof Seneca’nın dostu Lucilius’a yazdığı mektupta geçen sözleri bunlar.
Yeni yılda peşinden koşacağınız şey ne? Daha yüksek maaş almak mı? Yeni bir ev mi almak? Daha fazla arkadaş mı edinmek? Bunların yada vb. şeylerin peşinden giderken, sonuca değil de bu yolda olmaya odaklanmanız gerektiğini hatırlatırım.
“Yeni yıl, yeni sen.” Aptalca bir fikir gibi geliyor, haklısınız :) 1 Ocak tarihine kadar kendimizi değiştirmeyi beklememiz gerekiyormuş gibi. Ve her nasılsa bu durumda hepimiz 2021'in geçen yıldan farklı olacağını varsayıyoruz.
Sizleri neler tetikler mesela? Ben bazen çok sabırsız olabiliyorum, ki bu hiç de Stoacı bir hayat tarzının önerdiği bir şey değil. Özellikle bir yerde beklemem gerektiğinde tetiklenirim ve sabırsız davranırım. Trafikte yada süpermarket kuyruğunda olması fark etmez. “Hadi, gerçekten mi? Bu araç yada müşteri kuyruğu daha yavaş hareket edemez mi? Her nasılsa, en yavaş hareket eden kuyruğu seçme yeteneğim var. Bu çok önemli olmamalı sonuçta, zira fazladan bir dakika beklemek dünyanın sonu olmasa gerek.
Geçen gün “2020 yılının ne kadar boşa geçmiş bir yıl” olduğunu düşünüyordum. Covid salgını yüzünden yapamadığımız bir çok şey ve kaçırdığımız pek çok planımız oldu. Normalde, yılın bu zamanlarında bir çoğumuz dışarıdaydık. Soğuk havanın hayranı değilim ama tatil sezonunda dışarı çıkmamızın da bir sakıncası yok sanırım. Mağazaların hepsi süslenir ve şenlikli görünürdü, Noel müziği insanları iyi bir ruh haline sokar ve siz dışarıda birkaç saat soğukta kaldıktan sonra kahvenin tadı bir başka güzel olurdu.
Hepimiz sevdiğimiz insanlardan bir takım tuhaf hediyeler almışızdır. Bir keresinde, üniversitedeki bir kız arkadaşımdan Six Flags için hediye kartı aldığımı hatırlıyorum. O kadar uzun süre çıkmıyorduk, bu yüzden beni pek iyi tanımıyordu. Dürüst olmak gerekirse eğlence parklarını pek sevmiyordum. Bu hediye fikrinin nasıl ortaya çıktığını bilmiyorum ama geriye dönüp baktığımda oldukça havalıymış bence. O zamanlar, bir aptal gibi, bana hediyeyi verdiğinde hemen kaşlarımı çatmıştım. Bundan hoşlanmadığımı bilmiyordu. Birkaç gün sonra ona para iadesi alıp alamayacağını sormuştum :)
İlk mektubumuzda gereksiz bilgilerden bahsetmiştim. Bu ne anlama geliyordu? Bana göre hayatımızda olumlu bir etkisi olmayan her şey faydasızdır. Bu yüzden sosyal medyada gezinmek yerine kitap okumayı tercih ediyor ve seviyorum. Sosyal medyadaki çoğu şey şeker ya da faydasız bir hap gibidir. Hızlı bir şekilde kafa yapabilir ve zevk verebilir, ancak genel olarak yaşamınız üzerinde olumlu hiç bir etkisi yoktur. Ancak bu, faydasız bilginin tek türü değildir. Her yerde karşımıza çıkabilir.
Black Friday’i her zaman Stoacılığı uygulamak açısından mükemmel bir gün olarak değerlendiriyorum. Tüm şirketler bizi ürün ve hizmetlerini almaya ikna etmeye çalışırken, ben de zihnimi güçlendirmeye zaman ayırıyorum. Bunu Seneca’dan öğrendim.